Haber Yirmisekiz

Yine bir toplantı sonrası yürüyerek inerken cânım Giresun'un kalesinden, şiir zenginliği dünyalık hasılatıma denk, az ama öz yazan şair Nedim'in esintisi ile ondaki İstanbul'un yerine koyarak Vilayet-i Çepini'yi;

'Bu şehr-i Giresun ki bi misl ü behâdır
Bir sengine yek pâre Acem mülkü fedâdır'

dedim durdum; içimden...

Nedim misali takıntılarım, tekrarlarım vardır, vardı...
Kale vesair sosyal tesis menşeyli basın toplantılarını genelde 'muhteşem kitapçık' başlığı ile yazar; Aytekin Bey'in kitapçığını kalemime dolar, hissiyat iklimine girmeden gördüğümü kelamâ çevirir, diyeceğimi der çıkardım işin içinden...

Muhteşem kitapçık devri bitti.

Fuat Bey'in başkan seçildikten sonraki ilk toplantısına gittim.
Toplantı içeriği yazılı ve görsel mecralarda fazlası ile paylaşıldı. Ben atmosferden ve hissiyatlarımdan bahsetmek istiyorum.

Sözüne ve özüne tevazuu katre katre işleyen başkanın mütevazi sofrasında Giresun simidini çayla yumuşatarak başladığımız toplantıda halet-i ruhiyem çok sürmedi bir teyakkuz haline büründü.

Sayın Başkan'ın Giresun halkına teşekkürü, belediye başkan vekillerini ve başkan yardımcılarını takdim etmeleri, ortak akıl ve koordinasyonla hareket edeceklerini söylediği kamu kurumlarını ve STK'ları saymaları 3 dakika 28 saniye sürdü...
Zor bir tablo ile karşı karşıya olunduğunu söylemesi ile birlikte başlayan tabir yerindeyse obüs atışları, Ezan-ı Muhammediye'nin okunmaya başlanmasını takiben verdikleri molayla erken bir araya girdi.

Dükkan sahibi hesabı bilmek istiyor, tabloyu görmek istiyor, biz hizmetçiyiz, dükkanın sahibi Giresunlu... diye başlayan borçlar mevzusuna girişte başkanın hiddet kat sayısının pik yaptığı ilk sahne; eski başkanın borç açıklaması, konusu oldu.

Hiddetin onlarca sebebi vardır. Fuat Başkandaki kanaatimce; aşırı adanmışlık ve hassasiyet sonucu ortaya çıkan tablo neticesinde ne diyeceğini bilememek, tahammül edilemeyecek şeylere karşı duyulan patlama.

Fuat Başkan'ın vücut dili ayrı konuştu, jest ve minikleri ayrı, gözleri ayrı...

Haksız, hukuksuz ve faydasız olduğunu düşünerek söylediği her cümlede ayağı fırladı.
Ayağa kalkışları kaç etti, saymadım. Tansiyonu yüksek bir toplantıydı. Bir elimde gimbal, bir elimde kalem, başkanın yükselen sesi sol lobumu devre dışı bıraktı.

Başkan yer yer sert olmakla ve bağırarak konuşmakla itham edildi. Ehem mühim sıralamasında bence eleştirilecek bir durum yok.
Her ortam ve durum öyle havadan üflemelerle geçiştirilmiyor demek ki...

Fuat Başkanın, kalp ve beyin koordinasyonu kurarak çalışacağı ekibi ile çözemeyeceği problem olamaz, inancındayım.
Hakk ve adaletin kılıcı %30 değil %100 başaracaktır.

Kişiliği ve karakteri ile ilgili söyleyecek belagat dolu methiyelerim olurdu ama; ne devir Lale Devri ne de ben Nedim ya da Baki'yim...

Uykusuzluk, anlık duygu durum değişimleri, serde olan tatlı ve yoğun-sert Karadeniz agresifliğinin vücutta oluşturabileceği -maazallah- olumsuz etkileri ortadan kaldırmak ve dahi sürdürülebilir dinçlik ve koşturmaca için, eğer kullanmıyorsa takviye desteği alınması gerektiğini tavsiye etmek gibi bir temenni ile son vereyim yazıma, Allah muvaffak etsin.